Rasim Köroğlu: Vefatı Üzerine "Aşık Reyhani" - Şair Rasim Köroğlu - Resmi Websitesi

Ara
İçeriğe git

Ana menü:

Rasim Köroğlu: Vefatı Üzerine "Aşık Reyhani"

Şairin Yazdıkları > Yazılar
 
 
Rasim Köroğlu
Bilgi Notu: Aşık Yaşar Reyhani, 10.12.2006 tarihinde vefat etmişti. Bu yazının dosya bilgisinden "dosya oluşturma tarihi"nin 26.12.2006 olduğunu görüyoruz. Metinden de anlaşılacağı üzere, Rasim Köroğlu, çok sevdiği, bu büyük üstadın vefatını takiben, kısa bir süre içinde bu yazıyı kaleme almıştır.
Âşık Reyhani
 
Dinle anlatayım sana ,
Erzurumlu Reyhan benem.
Cayır cayır yana yana,
Erzurumlu Reyhan benem.
 
Karanlıkta ışık sezen,
Anahtarsız kilit çözen,
Gözyaşıyla şiir yazan,
Erzurumlu Reyhan benem.
 
Köprüye basmadan geçen,
Dost elinden bade içen,
Çağında bir sayfa açan,
Erzurumlu Reyhan benem.
 
Reyhani gibi güçlü bir ozanı yine kendisi anlatabilirdi. Onu anlatmaya bizim gücümüz yetmez. Biz sadece dilimizin döndüğünce bir şeyler söylemeye çalışırız.
 
Bildiğiniz gibi gerçek adı Yaşar, soyadı Yılmaz idi. Daha sonra Âşık Hicrani Baba’nın kendisine verdiği mahlası “Reyhani” yi mahkeme kararı ile soyadı olarak almıştır. Evet, Yaşar Reyhani “cayır cayır yana yana” tamamladı ömrünü. O, yüreğindeki yangını mısralara dökmeyi en iyi becerebilen âşığımızdı. Adı gibi yaşayacak dünya durdukça, Türk Milleti var oldukça. Araştırmacılar bu güne kadar iki bin beş yüz âşığın yaşadığını belirtirler. Günümüzde de bir çok âşık yaşamıştır ve yaşıyor. Bunların içinde bir Yaşar Reyhani vardı ki (Artık var diyemiyoruz.) hepsinden bir adım daha öne çıkmıştı.
 
15.yy sonlarında ozan-baksı geleneğinin aldığı yeni şekil âşıklık idi. Âşıklık geleneğinin günümüzdeki en güçlü temsilcisi Yaşar Reyhani’yi kaybetmekle sadece Anadolu sahası değil, bütün Türk dünyası en büyük ozanını-aşığını kaybetti.
 
Neydi Reyhani’yi bu kadar öne çıkartan? Hangi özelliği idi? Bu sorunun cevabı elbette ki tek değildir. Her şeyden önce Reyhani bir üslup yaratmıştı. Onun şiirleri altında imzası olmadan sahibi bilinebilecek bir dille söylenmişti. Şiirlerinin; yapısı sağlam, sanat yönünden zengin, verdiği mesajlar açık, konularını halktan alan bir özelliğe sahipti. Âşık edebiyatı nazım şekillerinden ve türlerinden hemen hepsine ait örnekler vermişti. Her nazım şeklini ustalıkla kullanır, dolu dolu söylerdi. Elbette ki şiir söylerken sanat yapma kaygısıyla hareket etmezdi. Belki de birçok söz ve ses sanatının, anlamla ilgili sanatların adını bile bilmezdi. Fakat O’na Hakk’tan verilen o yetenek öyle söyletiyordu. Hayatımda bire bir tanıdığım en zeki insandı diyebilirim. Engin sezgisi vardı. Âşıklık geleneğindeki usta çırak ilişkisinden nasibini almış, o keskin zekâsı ile tecrübelerini birleştirebilmiş; vatanını, milletini, bayrağını seven ve Türk olmanın gururunu yaşayan yiğit bir aşığımızdı.
 
O, vatanını, milletini, bayrağını seven ve Türk olmanın gururunu yaşayan yiğit bir aşığımızdı.
 
Her sanatçıda olması gereken, o sanatçı duruşu Reyhani’de çok belirgindi. İnandıklarını eğmeden, bükmeden gerektiğinde sert bir dille, gerektiğinde mizahi bir üslupla söyleyiverirdi. Âşıklığın en temel özelliklerinden birisi sazı ile hazırlıksız şiir söylemektir. Aslında aşığın tanımı da budur. İşte bu tanıma tıpa tıp uyan birisiydi Reyhani. Onu bilenen türkülerini söylerken değil, irtical ( doğmaca ) olarak söylediği anlarda dinlemek daha büyük keyif verirdi.  O, kendisi de, bundan zevk alırdı.
 
Yanlış hatırlamıyorsam 2001 yılında yapılan 36.Konya Âşıklar Bayramında on altı dal vardı. Bunu şunun için söylüyorum; Reyhani her dalda yarışabilecek ve her dalda dereceye girebilecek bir aşığımızdı. Eğer bütün âşıkları bütün dallarda yarıştırsanız ve genel bir değerlendirmeye tabi tutsanız birinci gelen hiç kuşkusuz Reyhani olurdu.
 
Yapılan bir röportajda kendisinin de belirttiği gibi belki müzik yönünden çok önlerde değildi. Ama âşıklıkta önemli olan sözdür. Gençlik yıllarındaki o yanık sesini ömrünün son yıllarında kaybetmişti. Geçirdiği kısmi felç saz çalmasını engelliyordu. Bir aşığın sazından ve sesinden kopmasının zorluğunu yaşaması yetmiyormuş gibi o günlerde maalesef gerekli ve desteği de  bulamıyordu.

Ahım asumanı geçti,
Diyarbakır Van’ı geçti,
Akrep yelkovanı geçti,
Kim tersine kurdu beni.
 
Tersine kurulan sen değildin Reyhani. Bunu sen de biliyordun. Tersine giden bizim değerlerimizden uzaklaşmamızdı. Bizim kültürümüze ve değerlerimize sırtımızı dönmemizdi ters olan. Sen düz geldin, düz yaşadın, düz gittin Koca Reyhani. 

Mekânın cennet olsun.

Rasim Köroğlu
Dosya Oluşturma Tarihi: 28.12.2006